bağışlamak, vermek, feda etmek, ele...
{
give away
}
bağışlamak, bağışta bulunmak, vermek,...
{
donate
}
bağışlamak; gelir bağlamak; vermek;...
{
endow
}
sancımak, ağrımak, acımak, sızlamak
{
ache
}
rahatsız etmek, sıkmak; hasta olmak,...
{
ail
}
acıtmak, canını yakmak, üzmek, eziyet...
{
pain
}
kâlbini kırmak, yaralamak, incitmek,...
{
hurt
}
sokmak (arı vs.), ısırmak, sızlatmak,...
{
sting
}
sızlamak, çınlamak, karıncalanmak
{
tingle
}
Wordt vertaald, even geduld aub..
