iyi, makbul
{
OK
}
okey, tamam, peki, idare eder, oldu
{
o.k
}
fena değil, peki, olur, tamam
{
all right
}
tamam tamam, kararsız ve isteksiz...
{
all right
}
iyi, güzel, hayırlı, yararlı, sağlığa...
{
good
}
oldukça
{
good
}
iyi, hoş, güzel, sağlıklı, iyi durumda,...
{
well
}
adamakıllı, iyi, hoş, çok, iyice,...
{
well
}
sevimli, şirin, güzel, insaflı, açık,...
{
fair
}
güzelce, efendice, uygun bir şekilde,...
{
fair
}
iyi, yardımsever, iyiliksever, müşfik,...
{
kind
}
doğru, hatasız, kusursuz, tam, uygun
{
correct
}
tam, kesin, doğru
{
accurate
}
mülk, emlâk, malikâne; arazi; varlık;...
{
estate
}
sahibi olma, mülk edinme, sahiplik,...
{
possession
}
mal, varlık, servet, mülk
{
possessions
}
şey, eşya, madde, hammadde, kumaş, yünlü...
{
stuff
}
obje, nesne, cisim, gaye, şey, amaç,...
{
object
}
Wordt vertaald, even geduld aub..
